Filistinlilerin talepleri bir kenara bırakılabilir; ABD anlaşmada ısrarcı: Suudi-İsrail anlaşmasında son durum ne?
T24 Dış Haberler
ABD’nin garantörlüğünde yürütülen Suudi Arabistan-İsrail anlaşmasında diplomatik çabalar sürüyor. Suudi Arabistan’ın müttefiki Filistin’in öne sürdüğü şartlar karşılansa da karşılanmasa da anlaşmanın gerçekleşeceği; Filistin’in temel talebi olan bağımsız devlet kurulmasının karşılaşma ihtimalinin düşük olduğu belirtiliyor.
7 soruda Suudi Arabistan-İsrail anlaşması: Hangi ülke, ne kazanç sağlayacak; bölgede dengeler nasıl değişecek?
Reuters’ın haberine göre; anlaşma görüşmeleri hakkında bilgi sahibi üç bölgesel kaynak, ABD’nin Suudi Arabistan-İsrail anlaşmasının gerçekleştirilmesi konusunda kararlı olduğunu ve İsrail’in Filistinlilere devlet olma yolunda önemli tavizler vermemesi halinde bile anlaşmayı geciktirmeyeceğini söyledi.
Ancak Reuters’a göre; Suudi Arabistan, anlaşma konusu ilk kez ele alındığında istediği NATO tarzı savunma garantileri talebinin gerisinde kalabilir.
ABD’li bir kaynak, bunun yerine, anlaşmanın Washington’ın Asya ülkeleriyle yaptığı anlaşmalara benzeyebileceğini söyledi. Ayrıca anlaşma, ABD Kongresi’nin onayını alamazsa ABD’nin Beşinci Filo’nun bulunduğu Bahreyn’le yaptığı anlaşmaya benzeyebilir. Çünkü bu tür bir anlaşma Kongre onayı gerektirmiyor.
ABD’li kaynağa göre, Washington ayrıca Suudi Arabistan’ı NATO üyesi olmayan önemli bir müttefik olarak tanımlayabilir.
Suudi Arabistan-İsrail dostluğu: Hayal mi, gerçek mi?
İsrail, Aramco saldırısı benzeri saldırılar güvence talebinde ısrarcı
Ancak Reuters’a konuşan tüm kaynaklar, Suudi Arabistan’ın 14 Eylül 2019’da Aramco petrol tesislerine düzenlenen ve dünya piyasalarını sarsan füze saldırısı gibi bir saldırıya maruz kalması halinde ABD’nin bağlayıcı koruma güvencesinden daha azına razı olmayacağını söyledi.
Aramco saldırısı 2019 yılında Suudi Arabistan’ın milli petrol şirketi Aramco’nun önemli iki rafinerisine büyük bir saldırı düzenlenmişti. Dönemin Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı sözcüsü Albay Turki el-Maliki bir basın toplantısı düzenleyerek “Saldırı kuzeyden düzenlendi ve şüphesiz İran tarafından desteklendi” demişti. İran ise bu iddiaları reddetmişti. Aramco’nun iki tesisi, Abqaiq ve Khurais’deki petrol yerleşkelerini dronlarla hedef alındığı saldırı dünya petrol piyasalarında şok etkisi yaratmış; ham petrol fiyatları yüzde 20’ye kadar arttı. İran Dışişleri Bakanı Zarif: Suudiler bile uydurdukları ‘Aramco saldırısının İran’ın işi olduğu’ kurmacasına inanmıyor |
Filistinlilerin devlet talebi karşılanmayabilir: Krallık yoluna devam edecek
İsrail, Suudi Arabistan’ın hassasiyetleri nedeniyle Filistinlilere yönelik bazı kısıtlamalarını hafifletebilir. Ancak Reuters’ın haberine göre; Filistin’in temel devlet kurma isteğinin gerisinde kalınma ihtimali var.
Reuters’a konuşan bir kaynak, “Normalleşme İsrail ile Suudi Arabistan arasında olacak. Filistinliler buna karşı çıkarsa krallık yoluna devam edecek. Suudi Arabistan Filistinliler için bir barış planını destekliyor ama bu kez sadece Filistinliler için değil Suudi Arabistan için de bir şeyler istiyor” dedi.
Suudi Arabistan-İsrail anlaşması: Filistin Yönetimi anlaşma için şartlarını belirledi
“Tam bir anlaşmadan daha az”
İsmini vermek istemeyen bir ABD’li yetkili, bir savunma anlaşması üzerinde hala çalışıldığını belirterek, “Tartışılan şey bir anlaşma ittifakı ya da buna benzer bir şey olmayacak. Bu tam bir antlaşmadan ziyade karşılıklı savunma anlayışı olacaktır” ifadelerini kullandı.
Washington’da görüşmeleri bilen bir kaynak, Suudi kralı Muhammed bin Salman‘ın NATO tarzı bir anlaşma istediğini ancak Washington’un NATO’nun 5. maddesinde yer alan bir müttefike yapılan saldırının tüm müttefiklere yapılmış sayılacağı taahhüdüne kadar gitmekte isteksiz olduğunu söyledi.
Reuters’a konuşan kaynak, ABD Başkanı Joe Biden‘ın yardımcılarının, ABD’nin askeri destek sözü verdiği ancak ABD birliklerinin konuşlandırılıp konuşlandırılmayacağı konusunda Japonya ve diğer Asyalı müttefiklerle yapılanlara benzer bir anlaşmayı düşünebileceğini söyledi.
Ancak kaynak, bazı ABD’li milletvekillerinin böyle bir anlaşmaya direnebileceğini söyledi.
Reuters’a göre; Kongre’nin onayına ihtiyaç duymayacak bir başka şablon da 13 Eylül’de Bahreyn’le imzalanan ve ABD’nin “herhangi bir dış saldırganlığı caydırma ve karşı koyma” taahhüdünde bulunduğu ama aynı zamanda iki hükümetin ne yapılacağını belirlemek için istişare edeceğini taahhüt ettiği anlaşma olabilir.
Washington’daki kaynak, Suudi Arabistan’ın uzun zamandır düşünülen bir adım olan NATO Dışı Büyük Müttefik olarak tanımlanabileceğini söyledi. Mısır gibi bazı Arap ülkelerinin sahip olduğu bu statü, eğitim gibi bir dizi avantajı da beraberinde getiriyor.
Suudi kralı, Filistin devletinden hiç söz etmedi
Suudi kralı Salman, bu ay Fox News’e verdiği bir mülakatta krallığın İsrail ile ilişkileri normalleştirmeye giderek yaklaştığını söyledi. Salman, İsrail’in “Filistinlilerin hayatını kolaylaştırması” gerektiğinden bahsetti ancak Filistin devletinden hiç söz etmedi.
Bununla birlikte, diplomatlar ve bölgesel kaynaklar, Salman’ın Filistinlileri terk etmediğini ve iki devletli bir çözüme kapıyı açık tutmaya çalıştığını göstermek için İsrail’den bazı taahhütlerde ısrar ettiğini söyledi.
Bunlar arasında İsrail’in Batı Şeria’da İsrail kontrolündeki bazı toprakları Filistin Yönetimi’ne devretmesi, Yahudi yerleşim faaliyetlerini sınırlandırması ve Batı Şeria’nın bazı bölgelerini ilhak etmeye yönelik adımları durdurması gibi talepler yer alıyor. Diplomatlar ve kaynaklar, Riyad’ın Filistin Yönetimi’ne mali yardım sözü de verdiğini söyledi.
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas herhangi bir anlaşmanın Filistinlilerin Doğu Kudüs de dahil olmak üzere 1967 sınırları dahilinde bir devlet kurma hakkını tanıması ve İsrail’in yerleşim yeri inşasını durdurması gerektiğini söyledi. Ancak Reuters’a konuşan tüm kaynaklar, Suudi-İsrail anlaşmasının bu önemli konuları ele alma ihtimalinin düşük olduğunu söyledi.